ÖNSÖZ

Her geçen gün etkisini daha belirgin bir şekilde hissettiğimiz küresel iklim değişikliğinin en önemli sonuçlarından birisi, kullanılabilir t...

12 Şubat 2022 Cumartesi

Datça'da Su Sorunu ve Büyüme

İnsan yerleşkelerinin geçmişine baktığımız zaman sürekli tekrar eden bir hikaye karşımıza çıkıyor. Topluluklar bir süre sonra büyümenin getirdiği bir kaynak daralması problemi ile karşı karşıya kalıyorlar. 

Bu topluluklar içinde sorun çözme becerisine sahip olanlar, birlikte hareket ederek aldıkları tedbirlerle kaynak sorunlarının üstesinden gelip sürdürülebilir bir hayat kurabilirken, mevcut kaynakları yönetme becerisinden yoksun olanlar çözümü sadece yeni kaynak arayışı olarak tanımladıklarından er ya da geç bir çöküş yaşıyorlar. Eğer yerel kaynakları tükettikten sonra dışarıdan yeni kaynaklar bulamıyorlarsa çöküş hızlı gerçekleşiyor. Coğrafik alanların sınırları dışına çıkıp yeni kaynaklar devreye sokulabildiğinde ise çöküş belki gecikiyor ama bu arada büyüme devam ettiğinden ulaşılabilir kaynaklar tükendiğinde çöküş çok daha büyük bir gümbürtüyle geliyor.

Datça da şu anda böyle bir yol ayrımında: Kaynaklarımız içinde kısıtlılığı en göz önünde olan su sorunumuzu mevcut su kaynaklarını akıllıca yöneterek mi yoksa yeni kaynak arayışları ile mi çözeceğiz?

Kaynakları akıllıca yönetebilmek sadece istemekle olacak birşey değil tabii, bilgi birikimi ve tecrübe, yetenek, yaratıcılık, birlikte sorunları tartışabilme ve karar alabilme becerisi ve alınan kararların uygulanabileceği bir ortam ve daha neler neler gerekiyor. Ama belki tüm bunların toplamı kadar önemli olan, büyümenin kontrol altına alınabilmesi. Çünkü büyüme kontrol altına alınamazsa en yaratıcı ve akıllıca çözümlerle kazanılanlar, birkaç yıllık büyüme ile tamamen sıfırlanıyor hatta durum daha da kötüye gidebiliyor.

Durumu gerçekçi olarak değerlendirirsek Datça'nın büyümesini engelleyecek ya da en azından yavaşlatacak bir irade ne yerelde ne de merkezi olarak mevcut. Ne yazıkki insanların hayat standartlarını yükseltmenin tek yolu olarak büyüme kabul edilmiş durumda. Özellikle Avrupa'da kendisi küçük kalıp yüksek turizm gelirleri ile insanlarını refah içinde yaşatabilen örneklere rağmen, deneyim, bilgi ve vizyon eksikliğinden dolayı, bu strateji, genelde Türkiye, özelde Datça için uygulanabilir ve mantıklı bir seçenek olarak görülmüyor.

Bu durumda kısa vadede alternatif kaynak arayışına girmek önümüzdeki tek seçenek. Yarımadadaki alternatif kaynakları araştırarak devreye sokmak ile geçici olarak bir rahatlama yaşayabiliriz ama bu büyüme ile başladığımız yere dönmek için ne kadar süre geçecek, 3 yıl, 5 yıl, kestirmek güç.

Gözümüzü daha uzaklara çevirip, örneğin Toroslarda yapılacak bir barajdan, o civardaki ve güzergahtaki çevresel yıkımı göze alıp daha büyük bir su kaynağı kazanabiliriz. Bu herhalde bizi daha uzun süre idare eder ama iklim değişikliği ile birlikte anadolunun neresinde su bolluğu kalacak, neredeki insanlar sularının alınıp götürülmesine karşı çıkmayacak, bunu söyleyebilmek mümkün mü? 

Diğer seçenekler arasında denizden tatlı su elde etmek öne çıkıyor. Bu, maliyeti giderek ucuzlamakla birlikte pahalı ve deniz ekosisteminde sorunlar yaratan bir sistem. Ancak bu sorunları bir büyük tesis yerine her mahalleye yakın birer küçük tesis ile yaymak ve azaltmak mümkün. Böylece tek bir merkezden tüm köylere dağıtım şebekesi kurmanın maliyeti ve çevresel olumsuz etkileri de azaltılmış olacak. Özellikle Karaköy'den Betçe'ye planlanan boru hattı projesi başlamadan yerel deniz suyu arıtma seçeneklerinin değerlendirilmesi çok önemli.

Eğer yeni kaynakların devreye girmesi ile su bir problem olmaktan çıkarsa, Datça'nın geleceği için olumlu öngörüler yapmak yine de güç. Datça hızlı bir şekilde büyümeye devam edecek, ta ki başka kaynaklar tükenmeye başlayıp tüm sistem yine alarm vermeye başlayana kadar. Bunun Datça için çok uçuk ve kötümser bir senaryo olduğu  düşünülebilir, ancak tüm dünyanın nasıl bir yolda olduğuna bakarak durumun ciddiyetini kavrayabiliriz. 

Kısa vadede yeni kaynak arayışlarından fazlası elimizden gelmiyor belki ama kaynak sıkıntılarının kendini çok daha fazla hissettirdiği bir geleceğe hem küresel hem de yerel ölçekte adım adım yaklaşırken, bir taraftan da, elimizden geldiği kadarı ile kaynakları akıllıca yönetebilme kapasitemizi geliştirmeye ve yeterince insanı "büyümenin" tüm sorunların kökeninde yatan asıl sorun olduğuna ikna etmeye çalışmak, sürdürülebilir bir başarı yakalama şansımızı artırabilir.

8 Şubat 2022 Salı

AÇIKLAMA

 

MUSKİ BETÇE YARIMADASI İÇME SUYU TEMİNİ PROJESİ HAKKINDA

 

Kent Konseyi Su Çalışma Grubu olarak 2017 yılı Temmuz ayından buyana biraradayız.

 

Datça, iklim değişikliğinin kuraklaştırıcı etkisinin en yoğun yaşanacağı Akdeniz havzası’nda yer alıyor. Henüz ülkemizdeki ortalamanın üzerinde yağış almamıza rağmen kontrolsuz ve hızlı nüfus artışı, coğrafi yapımızın olumsuzlukları ve  yağışların kısa zamanda  şiddetli yağıp denize akması nedeniyle giderek kuraklaşan bir bölge haline geliyor.

 

Hızlı yapılaşma, nüfus artışı, kontrolsuz, kaçak açılan kuyular, şebekedeki kayıp kaçaklar, tasarrufsuz kullanım, yöreye uygun olmayan bitkilendirme “susuzluğa” süratle yaklaştırıyor ilçemizi.

 

Kent Konseyi Su Çalışma Grubu olarak günümüzdeki kontrolsuz kullanım ve yakın zamanda karşı karşıya kalacağımız “susuzluk” sorunu çözümleri için araştırmalar yapıyoruz, bilgi ve görüşlerimizi Datça Belediyesi ve Muski Genel Müdürlüğü ile paylaşıyoruz. Geçtiğimiz Ağustos ayında Muski tarafından projelendirilen ve yapım işi ihaleye çıkarılan BETÇE YARIMADASI İÇME SUYU TEMİNİ çalışmasına ilişkin görüşlerimizi de defalarca “olumsuz” olarak dile getirdik. İhaleye konu olan projede iki etapta toplam 32 bin 500 metre içme suyu hattı imalatı için yaklaşık 40 milyon TL. harcanacak. Karaköy Mahallesi sınırlarında üç adet sondaj kuyusu açılarak Mesudiye, Yaka, Sındı, Cumalı ve Yazı Mahallellerine ulaştırılacak. 

 

Proje tanıtımı 7 Eylül 2021 tarihinde Palamutbükü’nde Muğla Büyükşehir BB Osman Gürün, Datça BB Gürsel Uçar, Muski Genel Müdürü Baki Ülgen, mahalle muhtarları ve Datça halkının katılımıyla yapıldı. O toplantıda da söz alarak ve birebir konuşmalarla görüşümüzü açıkladık.

 

Mesudiye, Yaka, Sındı, Cumalı ve Yazı mahallelerinde yoğunluğu giderek artan susuzluk yaşandığını görüyoruz. Ancak  “suyun Karaköy Mahallesi’nden taşınıp beş mahalleye dağıtılmasının uzun sureli ve yararlı bir çözüm olmadığını” düşünüyoruz. Coğrafi yapımızdan dolayı ilçemizin kayda değer büyüklükte yalnızca bir yeraltı su deposu (akifer) vardır. Kızlan-Reşadiye-Karaköy bölgesinin altında bulunan ve toplam işletim alanı 90 km2 olarak kabul edilen alan. Aynı alandan, daha çok bölgeye su taşınması, akiferimizdeki suyun hızla tükenmesine ve yapının zarar görmesine yol açacaktır. İletim inşaat çalışmaları sırasında yaşanacak ekolojik yıkım da cabası. 

 

Grubumuzun Betçe’nin su sorununun çözümü için detaylı bir şekilde araştırılmasını önerdiği yöntem köylerde yerel “deniz suyu arıtma tesisi” oluşturulmasıdır. İlave taşıma şebekesi gerektirmeyecek, talep olduğunda kapasitesi arttırılacak bir tesis, bölgede mahalleler arası çatışmalar yaratmayacak, ekolojik hasar açısından daha tercih edilebilir bir çözümdür.

 

Datça; Acilen su koruma havzası ilan edilmeli, yeni kuyular açılmamalı, kaçak kuyular engellenmeli, izinli kuyuların su tüketimleri kontrol altına alınmalı.

 

-Şebekedeki kayıp-kaçak oranları en aza indirilmeli.

 

-Su kullanımında tasarruf, yöreye uygun peyzaj kullanımı, konusunda farkındalık oluşturulmalı.

 

-Yağmur hasadı ve gri su kullanımı yaygınlaştırılmalı. Bu konuda yürürlükte olan yönetmeliklerin uygulanmasına başlanmalı.

 

Çalışma Grubumuzun, Birleşmiş Milletler GEF-SGP Küçük Destek Programından alınan fonla  DACEV yürütücülüğünde, Datça Belediyesi ve Datça Milli Eğitim Müdürlüğü iştirakçiliğinde gerçekleştirdiği DATÇA’DA SU HASADI DENEMELERİ PROJESİ çalışmaları devam ediyor. Datça Hayvansevenler Derneği Rehabilitasyon Merkezi’nde üç depo ile yağmur suyu hasadı yapılıyor. Reşadiye Kazım Yılmaz İlkokulu’ndaki çalışmaların projelendirilmesi yapıldı.  Uygulama çalışmaları önümüzdeki günlerde başlayacak.

 

DATÇA KENT KONSEYİ SU ÇALIŞMA GRUBU