ÖNSÖZ

Her geçen gün etkisini daha belirgin bir şekilde hissettiğimiz küresel iklim değişikliğinin en önemli sonuçlarından birisi, kullanılabilir t...

30 Haziran 2018 Cumartesi

Öneriler

Datça’da nesiller boyu temiz suya erişimimizi garanti etmek için acilen bazı adımlar atmamız gerekiyor. Su sorununu kalıcı ve sürdürülebilir bir şekilde çözebilmek için alternatiflerimizin neler olduğu ve bunların hangilerinin bizim durumumuza daha uygun olduğu dikkatli bir şekilde incelenmelidir.

Öncelikle alternatifleri 3 kategoride değerlendirebiliriz:
  1. Akiferlerin tüketimini kontrol altına almak 
    • Mevcut nüfusun suyu tüm sektörlerde daha tasarruflu kullanmalarını sağlamak 
    • Yarımadadaki nüfusun su kaynakları ile dengeli bir şekilde artmasını sağlamak 
    • Datça’da sektörel gelişim planları yaparken birinci öncelik olarak su durumunu gözönünde bulundurmak 
  2. Akiferlerin yağmur suyu ile beslenme kapasitelerini artırmak 
  3. Baraj, deniz suyu arıtma gibi alternatif su kaynakları bulmak
Datça yarımadasındaki sektörel bazlı tüketim verileri de gözönünde bulundurularak alternatifler değerlendirirken kimi alternatiflerin çok maliyetli, kimilerinin çevre açısından sürdürülemez, kimilerinin de su probleminin çözümüne katkısı yönünden ancak ihmal edilebilir iyileştirmeler sunabileceği ortaya çıkacaktır.

Çözüm konusunda hızla adımların atılabilmesi için toplam alternatif kümesi içindeki
  • maliyeti düşük, 
  • Datça’lılar tarafından benimsenme olasılığı yüksek , 
  • çözüm üzerinde olumlu etkisi büyük, 
  • uygulaması fazla zahmetli ve karmaşık olmayan, 
  • hızlı sonuç verebilecek olan
alternatifler öncelikle araştırılmalıdır.

Datça yarımadasında sağlıklı tatlı suya sürüdürülebilir erişimin garanti edilebilmesi için soruna pek çok açıdan yaklaşmamız gerekmektedir.

İlk olarak denizden tatlı su sağlanması için gerekli yatırım maliyeti, bu alternatifin özel bazı durumlar dışında Datça için henüz gerçekçi bir alternatif olamadığını göstermektedir. Teknolojinin olgunlaşması ve maliyetlerin aşağı çekilmesi için biraz daha zamana ihtiyaç olduğu anlaşılmaktadır..

Aynı şekilde halihazırda etüdleri devam eden baraj projesi de Datça’nın su sorununa ancak orta/uzun vadede çözüm olabilecek gibi görünmektedir.
Bu durumda öncelik
  • Su tüketiminin kontrol altına alınması ve 
  • Yeraltı sularının beslenme kapasitesinin artırılmasıdır.
Her ikisinin önündeki en büyük engel Datça’da nüfusun kontrolsuz bir şekide artmasıdır. Eğer yarımada nüfus porjeksiyonları ve buna bağlı planlamalarda başta su kaynakları olmak üzere tüm doğal kaynaklar akılcı bir şekilde gözönüne alınmaz ve gerek nüfus gerekse sektörler açısından sürdürülebilir bir büyüme hedeflenmezse su konusunda hangi tedbirler ne kadar başarılı bir şekilde uygulanırsa uygulansın başarısızlık kaçınılmazdır.

Her nekadar Datça için sürdürülebilir bir stratejik planın yapılması ve diğer tüm mekansal planlamaların da buna uydurulması bu çalışmanın kapsamını çok aşıyorsa da başarılı bir su yönetimi yerleşke planlamasından ayrı düşünülemez. Kontrolsüz bir büyüme sadece su kaynaklarını tüketmekle kalmayıp Datça’nın sosyal dokusuna, korunan alanlarına, ormanlarına, denizine ve doğal güzelliğinden para kazanan ekonomisine ve marka değerine büyük zararlar verecektir.

Öneriler

  • Datça havzasında yeni kuyuların açılması önlenmeli, mutlaka açılması gerekenler çok sıkı denetlenmeli, mevcut kuyular hızla denetim altına alınmalıdır. 
  • Şebeke kaçaklarının en aza indirilmesi için gerekli onarım ve yenileme çalışmaları acilen tamamlanmalıdır. 
  • Tüketimde aslan payına sahip konutların su tasarrufu yapabilmesi için öncelikli olarak 15 m3 tüketimin altına özendirici bir indirim yapılmalıdır. İkinci aşamada tüketim arttıkça artacak kademeli bir fiyatlandırma düşünülebilir. 
  • Bahçe sulama suyunun daha ucuza verilmesi, sulama amaçlı kuyular açılmasına izin verilmesi arzulanan tasarrufu engellemekte ve yöreye uygun olmayan bitkilerin peyzajda kullanılmasına neden olmaktadır. Fiyat ayarlaması ve peyzaj tasarım desteği ile su tüketimi az olan yöreye uygun bitkiler özendirilmelidir. 
  • Musluk ve duşlarda su tüketimini azaltan başlıklar, sensörlü musluklar, vanaların kısılması ve tuvalet rezervuarlarının su doldurulmuş pet şişelerle kapasitelerinin küçültülmesi gibi ucuz ve pratik yöntemler %10-40 gibi büyük tasarruflar sağlayacaktır. 
  • Küçük bahçelerden büyük tarım arazilerine ve geniş orman alanlarına kadar mümkün olan her yerde yağmur suyu hasadı yapılarak 
    • Yeraltı suları beslenmeli 
    • Son derece değerli ve kısıtlı tatlı suyun denize karışarak tuzlanması engellenmeli 
    • Erozyon ile toprak kaybı önlenmelidir. 
    • Datça Belediyesi yollar ve parklardaki örnek uygulamaları ile tekniklerin yaygınlaştırılmasında öncü bir rol üstlenmelidir. 
  • Tarımsal üretimde yağışları daha iyi kullanan ve daha az sulama desteğine ihtiyaç duyan bitkilere ağırlık verilmeli, çok yıllık bitkilere ağırlık verilmelidir. Bu konuda İlçe Tarım Müdürlüğünün koordinasyonu ile çiftçilerin yeni ürün desenleri ve yöntemlerini denemeleri teşvik edilmelidir. 
  • Yeni yapılan konutların suyu daha az harcayan ve gri suyunu değerlendirebilen yapılar olarak tasarlanabilmesi ve inşaa edilebilmesi için mimar ve müteahhitlerle işbirliğine gidilmeli, ev sahipleri ve inşaatçılar mevcut evlerinde uygulayabilecekleri dönüşüm teknikleri ile ilgili bilgilendirilmelidirler. 
  • Su Arıtma tesisinin deşarj suyunun denize verilmek yerine sulamada ve akiferi beslemek üzere kullanılabilmesi için fizibilite çalışması yapılmalı, Datça’nın büyümesi ile birlikte merkezi tek bir arıtma yerine deşarj suyunu daha iyi değerlendirebilecek lokal küçük tesislerin uygunluğu araştırılmalıdır. 
  • Yukarıda sayılan ve buna benzer tedbirlerin su sorununun çözümüne anlamlı bir katkı sağlayabilmesi için yarımdada nüfusun, kaynakları gözönünde bulunduracak şekilde sürdürülebilir bir düzeyde tutulması sağlanmalıdır.

28 Haziran 2018 Perşembe

Datça'da Su Tüketimi

Su tüketimini azaltmaya yönelik önerileri tartışmaya başlamadan once mevcut tüketim verilerini iyi analiz etmek gerekir. Böylece uygulanma ve başarı şansı daha yüksek olan alternatiflere ağırlık verilebilecektir.

Bu raporda Datça yarımadasında tüketilen suyun sektörel bazda dağılımı araştırılmıştır. Datça ve Betçe yarımadalarında su, şehir merkezinde ve kıyı mahallelerindeki konutlarda ve turistik tesislerde içme suyu, ve bahçe sulama olarak, Kızlan ve Karaköy mahallelerinde içme suyu ve tarımsal sulama olarak tüketilmektedir. Ayrıca henüz şebekenin ulaşmadığı tatil sitelerinde ve turistik tesislerde kuyu suyu, arıtma suyu kullanılmaktadır.

MUSKİ’nin hizmet götürdüğü yerlerdeki tüketim ve su arıtma tesisi ile ilgili bilgiler MUSKİ Datça Müdürlüğünün verdiği bigiler esas alınarak hesaplanmıştır. MUSKİ su şebekesinin olmadığı tatil siteleri ile görüşülerek tüketim bilgileri toplanmıştır. Görüşülen turistik işletmelerin bir kısmı şebekeye bağlı olmakla birlikte sadece kuyu ve arıtma suyu kullanan işletmelerle de görüşülerek bilgi toplanmıştır.

Tarımsal tüketim için ise Datça İlçe Tarim Müdürlüğü ile, Kızlan çiftçileriyle, ve tarımsal ürün satan zirai işlemelerle yapılan görüşmeler baz alınmış, tarımsal ürün deseni ve ekim/dikim yapılan arazi büyüklüklerinden hareketle yaklaşık tarımsal tüketim verileri elde edilmiştir.

Tüketim verileri analiz edildiğinde ortaya çıkan çarpıcı sonuç, konutsal tüketimin hızla tarımsal tüketimi geçmekte olduğudur. Her ne kadar yıldan yıla tarımsal tüketim değişkenlik gösterse de yapılaşma ve buna bağlı olarak nüfusun artışı yüzünden eğilim tarımsal tüketimin azalması en azından artmaması yönündedir.

Şekil 4. Datça'da suyun tarımsal ve konutsal tüketim dağılımı 
Bulgulardan bir diğeri MUSKİ şebekesine bağlı olmayan tatil sitelerindeki tüketimin genel nüfusa oranın oldukça yüksek olduğudur. Bu sitelerin MUSKİ şebekesine bağlanarak veya tüketime göre ücretlendirme yapabilecekleri bir kurumsal yapıya geçerek tüketimi kısabilecekleri düşünülmektedir. Ayrıca bu sitelerin mevcut kuyuları, denize yakınlıkları sebebiyle tuzlanma açısından risk oluşturmaktadır.

Konutlar Datça’daki su tüketiminde büyük bir paya sahip olduklarından ve bu paylarını sürekli olarak artırdıklarından su tüketimini azaltmak üzere planlanacak çalışmalarda ilk önceliği almalıdır.

Şekil 5. Datça'da su tüketiminin dağılımı 
Konutsal tüketimin en büyük ayağının ise bahçe sulama olduğu verilerden anlaşılmaktadır. Sitelerde ve merkezde açılmış kuyulardan bahçe sulama için kullanılan su akiferimiz için büyük tehlike oluşturmaktadır. Bu kuyular çoğunlukla kıyılarda, denize yakın olduğu için akiferimizi tuzlandırma riski büyüktür.
Şekil 6. Datça'da konutsal su tüketimi dağılımı

Turistik tesislerin halihazırdaki su tüketimlerinin bütün içindeki payı küçük, tesislerdeki farkındalık ve maliyete karşı duyarlılık ise ortalamanın üzerindedir. Bu yüzden tasarruf stratejilerinde öncelikli görülmemektedir.

Tarımsal tüketim ile ilgili tahmin yıllar içinde küçülme olsa da halen su tüketimindeki payı oldukça yüksektir. Tarımsal ürün deseninin yağışlarla paralel bir yapıya kavuşturulması çok kritik görülmektedir.

MUSKİ açısından su tüketiminin azaltılmasına yapılacak en kritik katkı kayıp kaçak oranlarını düşürülmesi olacaktır.

26 Haziran 2018 Salı

Datça’nın Jeolojik, Hidrolojik, ve Hidrojeolojik İncelenmesi


Gerek coğrafik gerek iklimsel olarak tipik bir Ege adası özellikleri gösteren  Datça yarımadasında su sadece sınırlı bir yeraltı deposuna sıkışmış durumdadır.

Gözümüzle göremediğimiz bu yeraltı suyu ne yazık ki hiçbir bilimsel temeli olmayan pek çok rivayetin, efsanenin türemesine neden olmuştur. Bu efsanelerde olduğu gibi altımızda çok zengin göller, uzaklardan, anakaradan bu tarafa doğru gelen yeraltı nehirleri ne yazık ki yoktur.

Yarımadanın ortasında yer alan ve iki tarafında yükseltilerle sınırlanmış olan Datça grabeni (çöküntüsü)  yaklaşık olarak Karaköy, Reşadiye ve Kızlan’ı içine almakta ve yarımadanın ana akiferini (yeraltı su deposunu) oluşturmaktadır. Pek çok bilimsel raporun tekrar tekrar ortaya koyduğu gibi Datça’da ihmal edilebilir birkaç su pınarını ve yarımadaya serpiştirilmiş küçük kapasiteli diğer akiferleri bir kenara bırakırsak ana su kaynağımız bu akiferde depolanmıştır.

Raporda detayları verildiği gibi bu depoyu dolduran tek kaynak yıllık yağışlardır. Çoğu geçirimsiz, bir kısmı yarı geçirimli, bir kısmı da geçirimli jeolojik yapılar yağışın bir kısmını akifere yönlendirirken hatırı sayılır bir kısmı buharlaşma ve terleme ile kaybedilmektedir.  Yeraltındaki suyun yine büyük bir bölümü yeraltından denize boşalmaktadır.  Bu sınırlı yeraltı deposu, her sene eklenen çoğu denetimsiz su kuyuları ile giderek daha hızlı boşaltılmakta, yağışlarla eklenen su, tüketimi karşılayamadığından su seviyesi her sene daha aşağıya düşmektedir. Hem İller Bankasının 1997’de yaptığı çalışmanın hem de DSİ’nin 1999’da yaptığı çalışmanın öngörülerine göre, yerleşim yerlerindeki nüfus artışı, tarım ve turizmin gelişmesiyle yeraltısuyu işletme miktarının artacağı, uzun vadede bu havzadaki su potansiyelinin yeterli olmayacağı ve üretimin beslenmenin üzerine çıkması durumunda kıyılarda başlamış olan deniz suyu girişiminin daha da artacağı anlaşılmaktadır. Şehir merkezi ve Mesudiye, Palamutbükündeki sahillerde, kuyu sahibi turistik tesislerle yapılan görüşmelerimizin sonucu bu öngörüyü doğrular niteliktedir.Azalan yeraltı sularının etkileri daha derin açılmak zorunda kalınan yeni kuyularda, pompaları daha derine indirilmek zorunda kalınan eski kuyularda, kuruyan kuyularda  ve hatta Datça ovasının arkasındaki tepelerde kuruyan yerel bitki örtüsünde hissedilmektedir.

Bu seviye düşüşü yanlış bir şekilde yağışların son yıllarda azalması ile açıklanmaya çalışılmaktadır.


Şekil 1 - Datça'da 1970'den günümüze yağış trendi

Yukarıdaki grafikten de görüldüğü gibi yağışlarda 1970 yılından beri tutulan  verilere bakılırsa yağışlar azalmadığı gibi bir miktar artış dahi söz konusudur. Buna rağmen giderek azalan yeraltı suyunun tek açıklaması yıllık yağışlarla eklenen sudan daha fazlasının çekilmekte olduğudur.


Bu bölüm hazırlanırken T.C. Çevre Bakanlığı ÖÇK Başkanlığı’nın 2001 yılında hazırlamış olduğu “Datça-Bozburun ÖÇK Bölgesi Su Kaynakları Yönetimi Sonuç Raporu” ve T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü’nün 2014 yılında hazırladığı “Datça-Bozburun ÇDP Araştırma Raporu” kaynak olarak kullanılmıştır. 

Tatlı su kaynakları dünya ortalamaları ve hatta suyun kısıtlı olduğu Anadolu yarımadasının bile altında olan, tipik bir Akdeniz adası karakteristiği gösteren Datça yarımadasında tek anlamlı kaynağımız yeraltı sularımızdır. Her açılan kuyunun aslında aynı depoya eriştiğini iyi kavramamız gerekmektedir. Yeni kuyu açıldığında saniyede çekilen su arttığından geçici bir rahatlama yaşansa da aslında mevcut depomuzu daha hızlı boşaltmaya başlamış oluyoruz.

Ayrıca kıyılara yakın kuyulardan fazla su çekerek, halihazırda pek çok kıyı kuyusunda gördüğümüz gibi, deniz suyunu içeriye doğru davet ediyor, kuyularımızın tuzlanmasına neden oluyoruz. Burada ne yazık ki tuzlanan tek bir kuyu değil, kuyunun eristiği tüm akifer. Yavaş yavaş tüm yeraltı suyunu tuzlandırmaya başlıyoruz.

Planlanmakta olan baraj çözümünün olası çevresel olumsuz etkileri ile birlikte ancak yıllar sonra bize su sağlayabileceğini göz önünde bulundurursak açıkça ortaya çıkıyor ki;
  • Hem yeraltı akiferimizin tüketimini kontrol altına almalı
  • Hem yağışlarla bu deponun daha iyi dolmasını sağlamalı
  • Hem de kuyuların tuzlanmasını acilen önlemeliyiz.

Doğal  kaynakların sürdürülemez bir şekilde tüketimi tarihte pek çok büyük çöküşü tetiklemiştir ve Datça yarımadasında su problemi bizim için büyük bir risk oluşturmaktadır.

25 Haziran 2018 Pazartesi

Tatlı Su

Dünyadaki suyun sadece %3’ü tatlı sudur ve bu tatlı suyun da üçte ikisi buzullarda hapsolmuş durumdadır.  İnsanlar tarihsel olarak, erişilmesi daha kolay olan akarsu  ve göl sularından faydalanmışlardır ancak bunlar aslında yeraltı suları ile karşılaştırıldığında çok daha az miktardadır.  Kimi yerlerde bolca yüzey tatlı suyu varken kimi yöreler de, Datça örneğinde olduğu gibi, akarsu ve göl kaynakları açısından oldukça fakirdir.

Yeryüzüne düşen yağışların bir bölümü yüzeyden alta doğru sızarak muhtelif derinliklerde kayaların çatlaklarında, çeşitli boyuttaki kum, mil ve çakıl (alüvyon) gibi malzemelerin arasındaki gözeneklerde depolanmaktadır. Akifer denilen bu yeraltı depoları kimi zaman serbest, kimi zaman da basınçlıdır.
İnsanın hızla artan su tüketimi ihtiyacı, yüzey sularının ihtiyacı karşılayamaması yüzünden giderek daha fazla yeraltı suları ile karşılanmaktadır.
Zaman içinde daha derinlerden uzun yıllar önce, kimi zaman binlerce yıl önce birikmiş olan fosil su çekilmeye başlanmıştır. Giderek artan kirliliğin de etkisi ile yeraltı kaynaklarımız geri döndürülemeyecek şekilde tükenme ve kirlenme riski ile karşı karşıyadır. Deniz ile çevrelenmiş Datça gibi yerlerde buna bir de tuzlanma (deniz suyunun akifere karışması) riski eklenmiş durumdadır.

Tatlı Su Nedir, Nasıl Oluşur

Yeryüzünde canlılığın devam edebilmesi için ihtiyaç duyulan en önemli madde sudur. Su döngüsü, yeryüzü sularının gökyüzüne ulaşıp tekrar yeryüzüne dönmesiyle gerçekleşir.
Yeryüzüne düşen yağışların bir bölümü bitkiler tarafından tutulmakta, bir bölümü toprak tarafından emilmekte, bir bölümü yüzeysel akıma geçerek akarsulara kavuşmakta, bir bölümü de yüzeyden alta doğru sızarak muhtelif derinliklerde kayaların çatlaklarında, çeşitli boyuttaki kum, mil ve çakıl (alüvyon) gibi malzemelerin arasındaki gözeneklerde depolanmaktadır. Yer altındaki boşluk veya gözeneklerde tutulan suya “yeraltı suyu” denmektedir. Yeraltı suyu dünyanın tatlı suyunun yaklaşık olarak % 31.4'ünü sağlar. Hidrolojik döngünün bir parçasıdır. Yeraltı suyunun kaynakları yağışlar, okyanuslarırmaklargöller, bataklıklar, yapay gölcükler ve su arıtma sistemlerinden oluşur.
  
Şekil 1. Su döngüsü

Hidrojeolojik Birimler
Akifer:  Önemli miktarda suyu depolayabilen (yüksek permeabiliteli) ve yeterince hızlı taşıyabilen (iletken) geçirimli jeolojik birimlerdir. Akiferler, yeraltı sularının tutulması ve çekilebilmesi için, yüksek porozite (gözeneklilik) ve permeabiliteye (geçirgenlik) sahip olmalıdır. Pekişmemiş kumlar ve çakıllarkum taşlarıkonglomeralarkireç taşları, dolomitlerbazalt akıntıları, çatlaklı plütonik ve metamorfik kayaçlar akifer olarak nitelendirilen kayaçlardır.

Akiferin yer altı suyu bilançosu:
1. Beslenme unsurları
·         Yağıştan sızma
·         Akıştan sızma
·         Kar erimesi-sızma
·         Buzul erimesi-sızma
·         Göl tabanlarından sızma
·         Yapay beslenme
2. Boşalma unsurları
·         Buharlaşma (evaporasyon)
·         Terleme (transpirasyon)
·         Kaynaklar ile boşalma
·         Su çekme ile boşalma
·         Akarsu tabanlarına olan kaçaklar
·         Göl tabanlarına olan kaçaklar

Şekil 2. Akiferin beslenmesi

Yer Altı Sularının Beslenmesinde Etkili Olan Faktörler  
·         Yağış miktarı,
·         Yağış türü: Yağışlar kar şeklinde ise beslenme fazla olur 
·         Zeminin geçirimliliği: Alüvyal ve karstik alanlarda geçirimlilik fazladır. Bu sebeple buralar yer altı suları bakımından zengindir
·         Arazinin eğimi: eğimin az olduğu alanlarda beslenme daha fazladır
·         Bitki örtüsü: Yüzeysel akımı engellediği için önemlidir
Kuyular
Gereği gibi projelendirilen ve inşa edilen bir kuyu, su taşıyan bir formasyondan ekonomik olarak su alınmasını sağlayan hidrolik bir yapıdır. Bir kuyudan su çekilmeye başlandığı zaman bir düşüm konisi oluşur. Eğer su beslenebildiğinden daha hızlı çekilirse, düşüm konisinin derinliği ve çevre uzunluğu büyüyecektir. Dolayısıyla bölgedeki su tablası alçalacak ve hemen yanında açılan sığ kuyuların kurulmasına neden olacaktır.

Şekil 3. Kuyuların su çekmesiyle oluşan düşüm konisi



İNSANLAR YERALTISUYU SİSTEMİNİ NASIL ETKiLERLER?
(1) Su tablasının düşmesi sonucunda kuyuların kuruması;
(2) hidrostatik basıncın azalması ile bir zamanlar serbest boşalan basınçlı akiferlerde açılmış kuyuların artık pompajla alınma gerekliliği;
(3) tuzlu su girişimi;
(4) çökme (sübsidans);
(5) kirlilik.

Şekil 4. Akifere tuzlu su girişimi

Dünyadaki Su Dağılımı

Şekil 5. Dünyadaki suyun dağılımı
Dünyadaki toplam su miktarı 1,4 milyar km3’tür. Bu suların %97,5’i okyanuslarda ve denizlerde tuzlu su olarak, %2,5’i ise tatlı su olarak bulunmaktadır. Bu kadar az olan tatlı su kaynaklarının da %99.7’sının kutuplarda ve yeraltında bulunması sebebiyle insanoğlunun kolaylıkla yararlanabileceği elverişli tatlı su miktarının ne kadar az olduğu anlaşılmaktadır.

24 Haziran 2018 Pazar

ÖNSÖZ

Her geçen gün etkisini daha belirgin bir şekilde hissettiğimiz küresel iklim değişikliğinin en önemli sonuçlarından birisi, kullanılabilir tatlı su kaynaklarının giderek azalması ve daha değerli hale gelmesi. Her ne kadar teknolojik gelişmeler toprağın daha derinlerinden su çekmek ya da çok uzaklardan su taşımak gibi çözümleri olanaklı hale getirse de, sınırlı kaynaklar doğru kullanılmadığı ve yönetilmediği takdirde, yakın gelecekte susuzluk en önemli sorunlarımızdan biri haline gelecek.

Balıkaşıran kıstağından anakaraya bağlı olması ile ‘yarımada’ diye adlandırdığımız Datça, esasen bir ada olduğu için, susuzluğu yaşayarak görmemizi sağlıyor. Özellikle de 2017 yazında yaşadıklarımız bu konuda çok öğretici oldu diyebiliriz.

Kışlık nüfusa göre yapılan planlamalar, yazın 4-5 katına çıkan nüfusun etkisi ile çok zor durumlar yaşamamıza sebep oluyor ve bu değişkenliği çözmek için yaratıcı çözümler üretmek, su kullanımında çok dikkatli olmak gerekiyor. Özellikle de ada yaşantısında hayatın nasıl sürdüğünü gösteren örneklere bakmak, sorunun derinliğini anlamak açısından çok faydalı oluyor.

İşte bu düşünceler ve 2017 yazında yaşanan tecrübeler çerçevesinde bir araya gelen bir grup gönüllü tarafından kurulan ‘Datça Kent Konseyi Su Çalışmaları Grubu’, kısıtlı su kaynaklarıyla yaşamın sürdürülebilmesi için yerel çözümlerin (su sağlanmasının ilk aşamasından, tüketimin son aşamasına kadar) neler olabileceğini araştırmayı, tartışmayı ve yaygınlaştırmayı amaçlıyor.

Bunun için ilk adım olarak konunun tüm cephelerini ele almaya çalışan bir rapor hazırlamak için verileri toplamak üzere harekete geçtik. Su kaynaklarının kısıtlılığı kadar önemli bir sorun, konunun çok çeşitli aşamalarıyla ilgili bilgi kirliliği. Su kesintileri ve kıtlığı hakkında internet üzerinden süren tartışmalarda, bilgi kirliliğinin ne kadar yoğun olduğu ve doğru bir tartışma yürütmek için öncelikle bilgileri netleştirmek gerektiği çok açıkça görülebiliyor. Konunun bütününe hâkim olmayan çok çeşitli kesimden Datçalılar, sorunları olduğundan çok önemli yada önemsiz hale getirerek, asla birbirlerini anlayamayacakları tartışmalar yürütüyorlar.

İkinci aşamada amacımız, derlenen verilere uygun çözümlerin neler olabileceğini tartışmak, tartışılmasını sağlamak.

En son aşama ise; evsel kullanımda su tasarrufu, geri dönüştürülmüş gri su / atık su kullanımı, yağmur suyu depolama, tarımda ve bahçe sulamada verimli yöntemler vb. konularda ortaya çıkacak çözüm önerilerini, mümkün olan en geniş şekilde kamuoyu ile paylaşarak, doğru veri ve doğru çözümler üzerinden farkındalık oluşmasını sağlamaya çalışmak olacak.

Su Dostu Datça blogu ile tüm bu çalışmaları sizlerle paylaşmak ve katkılarınızı almak istiyoruz.