Yağmurun yılın sadece birkaç ayına sıkıştığı ve oldukça sert bir şekilde yağdığı Datça'da coğrafyanın da etkisi ile yağmur suyu, hızla denize akıyor. Toprağa süzülemeden hızla vadilere yönleniyor. Yukarılar susuz kalırken aşağılarda su sel olup zarar veriyor, yolları, evleri, tarlaları basıyor.
Suyu yavaşlatıp yayarak toprağa süzülmesini sağlamak için incelediğimiz ilk teknik sel kapanları uygulaması idi.
Bu yazıda inceleyeceğimiz Keyline tekniğinde ise suyu fazla ıslak bölgelerden kuru yerlere yönlendirerek hem toprağa dengeli bir şekilde süzülmesini sağlamak hem de fazla sulu yerlerdeki zararı önlemek amacı ile güçlü traktör veya iş makineleri kullanarak yüzey akışını nasıl toprak tarafından emilir hale getirebileceğimizi tartışacağız.
Keyline tekniği Avustralyalı P.A Yeomans'ın 1950'lerde geliştirdiği bir tekniktir. (Bu teknik ile ilgili daha detaylı bilgi için yazının sonundaki kaynaklara başvurabilirsiniz.) Tekniğin temelini oluşturan keypoint ya da keyline kelimelerinin net bir türkçe karşılığı olmadığından bu yazıda bu kavramları "anahtar" sözcüğü ile açıklamaya çalıştık. Ancak önemini vurgulayacak şekilde "kilit" sözcüğü de kullanılabilirdi.
Bir maden mühendisi olan P.A Yeomans, pek çok bölgesinde susuzluğun en az Datça kadar şiddetli olduğu Avustralya'da özellikle çiftçilerin susuzluk ve erozyon sorununa çare bulmak için 1950'lerin başlarında Keyline tekniğini geliştirir. Bunun ilk ve en etkileyici uygulamasını da kendi çiftliğinde (Yobarnie) yapar. Tekniğin amacı bir taraftan susuzluğa çare olurken bir taraftan da verimli toprak yaratılmasına ve korunmasına yardım etmektir. Yeomans, oldukça az yağış alan bir bölgede olmasına rağmen, kendi çiftliğindeki uygulamalar ile kuraklığa ve sele karşı bir çiftliğin dayanıklılığının nasıl artırılacağını ve bunu yaparken verimli toprak oluşumunu sağlayarak çiftliğin verimliliğinin nasıl artırılabileceğini göstermiştir.
Keyline planlama tekniği arazinin doğal topoğrafyasını ve yağışı gözönünde bulundurarak araziye göletler, sulama alanları, yollar, çitler, yapılar, ağaç bantları gibi elemanların en mantıklı bir şekilde nasıl yerleştirilebileceğini gösterir. Ayrıca toprağın hızla verimli bir hale dönüştürülmesi için çeşitli yöntemler tanımlar.
Bu yazıda, oldukça kapsamlı bir planlama sistemi olan Keyline yaklaşımının su tutma ve toprağı zenginleştirme kısmına odaklanacağız.
Yeomans, yağmur sonrası suyun sırtlardan vadilere doğru çoğalarak aktığını ve bunun bölgede ya susuz yüksek alanlar ya da suyun fazla olduğu alçak bölgeler yarattığını görüyor. Vadilerin, arazinin ihtiyaç duyduğu suyu hızla araziden uzağa tahliye ettiğini farkediyor.
Şekil1 - Su sırttan vadiye en kısa yoldan akıyor ve vadiye doğru inerken etraftaki akışla birleşerek çoğalıyor. (Kaynak: 1) |
Tekniğin temelinde arazinin riper denen derin dip patlatıcılarla kabaca 1 metre aralıkla işlenmesi yatıyor. Ancak klasik pullukla toprağı altüst ederek sürmek yerine dip patlatıcılar yüzeyi fazla etkilemeden ve mevcut bitki örtüsüne fazla zarar vermeden toprak yüzeyinin altındaki sıkışık ve az geçirimli tabakayı parçalıyor. Bir fikir vermesi için internetten bir örnek resim aşağıda görülmektedir.
Şekil 2 - Traktörün arkasına takılan 3'lü dip patlatan |
Bu tekniğin en faydalı olacağı bir senaryoyu düşünelim. Geniş bir arazide biribirini takip eden yumuşak eğimli tepeler ve aralarında vadiler var. Diyelim ki bu arazi hayvan yetiştiriciliği için mera olarak kullanılıyor ancak toprak susuz ve verimsiz. Her geçen sene bakabileceği hayvan sayısı azalıyor ve toprak giderek daha kötüye gidiyor.
Bu teknikte toprağın zorluğuna göre bir traktörün ya da iş makinesinin arkasına takılan 1 veya daha fazla riper ile toprağı yine duruma göre kabaca 1 metre ara ile dipten patlatıyoruz. Bu işi yaparken vadiden başlayıp komşu sırta doğru ilerliyoruz ancak bu ilerleme sırasında çok küçük bir eğimle aşağıya doğru gidiyoruz. Yani vadide başladığımız nokta, sırtta bitirdiğimiz noktaya göre biraz daha yukarıda. Bu çok önemli bir ayrıntı çünkü bu sayede yüzey akışını yakalayan bu yarıklar, bir taraftan suyu toprağın derinliklerine doğru alırken, bir taraftan da hafif meyil sayesinde suyu vadiden sırta doğru yönlendiriyor. Yeomans, vadilerden sırtlara doğru hafif bir meyille yokuş aşağı sürme hatlarının nasıl belirleneceği ile ilgili çok pratik bir çözüm geliştirmiş. Bu çözümü anlayabilmek için Yeomans'ın topoğrafyayı nasıl kullandığını incelememiz gerekiyor.
Herhangi bir vadide akan su boyunca ya da kuru su yatağı boyunca yukarıya doğru yürüdüğünüzü düşünün. Nispeten hafif bir eğimle tırmanırken bir noktada eğimin dikleşmeye başladığını farkedeceksiniz. Yeomans, tüm tekniğini dayandırdığı arazideki bu özel noktaya anahtar nokta (keypoint) adını veriyor. Suyun topoğrafyayı oluşturucu etkisi özel bir durum yaratıyor. Bu noktanın altındaki, yani daha düşük kottaki bölgelerde vadideki eğim, komşu sırtlardaki eğime göre daha az iken, anahtar noktanın üzerindeki bölgelerde vadideki eğim, komşu sırtlardan daha fazla. Bu özel durum, sürme hatlarını doğru bir şekilde belirlemek için şöyle kullanılıyor:
- İlk olarak vadideki eğimin değiştiği anahtar nokta (keypoint) bulunuyor ve bu noktadan geçen eşyükselti eğrisi ki buna anahtar çizgi (keyline) diyoruz, işaretleniyor. Bu çizgi arazi için çok önemli olduğundan bu işaretleme kalıcı bir şekilde yapılıyor. Kimi zaman tam bu çizgiyi takip eden bir yol, kimi zaman bir çit, kimi zaman da bir sıra ağaç kullanılıyor. Böylece yıllar boyu arazinin anahtar çizgisi bariz bir şekilde görünürlüğünü koruyor.
Bir eşyükselti eğrisinin arazide nereden geçtiğini belirlemenin pek çok yolu var. Bu amaçla kullanılabilecek çeşitli ölçüm cihazlarının yanısıra, A terazi ya da hortum terazisi gibi basit aletler de kullanılabilir.
- Anahtar çizginin belirlenmesinin ardından riper ile toprağı dipten patlatacak şekilde sürmeye başlanıyor. Ancak buradaki önemli nokta sürme yönünün her zaman anahtar çizgiye paralel olarak belirlendiği. Aşağıdaki resimde "CONTOUR GUIDE LINE" olarak işaretlenen anahtar çizgiden başlayan ve ona paralel giden patlatma çizgileri görülüyor.
Şekil 3 - Anahtar çizgi olarak belirlenen eşyükselti eğrisine paralel olarak yapılan sürme (Kaynak:2) |
Aşağıdaki resimde KEYPOINT olarak işaretlenen anahtar noktadan geçen eşyükseltideki anahtar çizgi KEYLINE olarak işaretlenmiş. Bu çizginin hem altında hem de üstünde, anahtar çizgiye paralel patlatma çizgileri ve bu çizgiler üzerindeki su yönü okları görülüyor. Eşyükselti eğrilerinden de anlaşıldığı gibi anahtar noktanın altında vadide eğim azalırken (eşyükseltilerin arası açılıyor) yanlardaki sırtlara doğru eğim daha fazla (eşyükseltiler biribirine yaklaşıyor). Anahtar noktanın üstünde ise durum bunun tam tersi. İşte tam da bu yüzden biribirine paralel sürme çizgileri oklardan da anlaşıldığı gibi suyu vadiden sırtlara doğru yönlendiriyor ve suyun araziye daha dengeli dağılarak emilmesini sağlıyor.
Şekil 4 - Anahtar çizgi olarak belirlenen eşyükselti eğrisine paralel olarak yapılan sürme suyu vadiden sırta doğru taşıyacaktır. |
Aşağıdaki çizimde ise hatalı bir uygulama gösterilmiş. Anahtar noktanın hemen altındaki doğru uygulamadan sonra anahtar çizgiye paralelliğe devam etmek yerine bir başka eşyükselti eğrisine paralel sürülmeye başlanmış. Ancak "sadece anahtar çizgiye paralel sürülmeli" kuralı ihlal edildiğinden arazinin topoğrafyası gereği su, vadiden sırta doğru değil sırttan vadiye doğru yönlendirilmiş. Yani istenenin tam tersi bir sonuç ortaya çıkmış.
Şekil 5 - Anahtar çizgiye dışındaki başka bir eşyükselti eğrisine paralel yapılan sürme yanlış sonuçlar doğurur. |
Şekil 6 - P.A. Yeomans'ın Yobarnie çiftliğinde göletler |
Şekil 7 - Yobarnie çiftliğinde sulama kanalları |
Keyline tekniği uygulaması veya Datça'da su ile ilgili herhangi bir konuda bizimle bağlantıya geçebilirsiniz:
e-posta adresimiz: datcadasu1@gmail.com
Datça Kent Konseyi
Su Çalışma Grubu
Serideki bir sonraki yazı: Yağmur Hendekleri
* Kaynaklar:
- THE GEOGRAPHICAL AND TOPOGRAPHICAL BASIS OF KEYLINE Prof J. MacDonald-Holmes, Dean of the Faculty Geography, University of Sydney.
- PRIORITY ONE Together We Can Beat Global Warming by Allan J. Yeomans 2005
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder