Datça’da suyumuz bol
Datça yarımadası tipik
Akdeniz iklimini yaşar. Yıllık potansiyel buharlaşması yıllık aldığı yağıştan
fazladır. Yaklaşık 6 ay boyunca 1 damla bile yağmur yağmaz. Kullanılabilecek
tek ciddi tatlı su kaynağı yarımadanın ortasındaki (Kızlan/Reşadiye/Karaköy)
akiferde (yeraltında suyun depolandığı geniş geçirgen
topraklı, çakıllı alanlar) yıllık yağışlardan birikir ve oldukça
sınırlıdır. Datça’nın şu andaki tüketimi
ile bu depo ne yazıkki tehlikeli bir şekilde boşalmakta olup alarm vermeye
başlamıştır.
Suyumuz Muğla tarafından yeraltından geliyor, buralara yağmur yağmasa da o taraflara yağdıkça bizim yeraltı suyumuz besleniyor
Datça’da yeraltı suyumuz
sadece bizim aldığımız yağışlarla beslenmektedir. Yörenin hidrojeolojik yapısı
etraftan tatlı su beslenmesine izin vermemektedir.
Daha derinlerde tükenmez su varmış, kuyuları 50-100 metre daha derinleştirsek problem kalmaz
Dartça yarımadası
neredeyse her tarafından deniz ile çevrili durumdadır. Bu tür coğrafyalarda
yeraltı suyu 2 katmandan oluşuyor. Üstte mercek şeklinde tatlı su ile doymuş toprak
katmanı ve altında tuzlu su ile doymuş katman. Kuyular belli bir derinlikten
daha fazlasına eriştiğinde tuzlu su çekmeye başlayacaktır.
Son yıllarda yaşanan susuzluğun nedeni yağışların azalması, yağışlar bollaşırsa su sorunu çözülür
İklim değişikliği ile
yağışlar bölgemizde azalmaya devam edecek. Ancak 1970 yılından beri Meteoroloji
tarafından tutulan yağış verileri göstermektedir ki yaşadığımız susuzluğun ana
nedeni yağışların azalması değil, artan tüketime bağlı olarak akiferden
(yeraltı deposu) yıllık olarak yenilenebilecek olanın çok üzerinde su
çekilmesidir. Tüketim kontrol edilemezse çok yağışlı yıllar bile durumu
düzeltmeye yetmeyecektir.
MUSKİ’nin daha fazla kuyu açarsa su kesintine gerek kalmaz, sorun çözülür
MUSKİ tarafından açılan
tüm kuyular ayni akiferden (yeraltı deposu) su çekmektedir. Bu bir tencereden
farklı pipetlerle su çekmeye benzer. Eklenecek her pipet tenceredeki suyun daha
hızlı tükenmesine yol açacaktır.
Su tasarrufu yapmaya gerek yok, baraj yapılırsa sorun hallolur
DSİ Datça’nın su sorununu
uzun vadede çözmek için baraj etüdlerine başlamış durumdadır. Ancak henüz ilk
adım olan akış debileri ölçümleri yapılmalktadır. İlgili kurumlardan aldığımız
bilgilere göre barajın ve su taşıma hatlarının devreye girerek Datça’ya suyun
ulaşmasına 10-15 yıl zaman vardır. Kısa ve orta vadede mevcut kaynaklarımızı
daha akıllıca kullanacak şekilde bir su yönetimi şarttır.
Etrafımız deniz, neden deniz suyunu arıtmıyoruz?
Deniz suyunun arıtılması
gelecekte büyük olasılıkla çözüm paketinin bir parçası olacaktır. Ancak henüz
çok pahalı ve enerji yoğun bir alternatiftir. Kısa ve orta vadede yeraltı
sularımızı doğru kullanmalıyız.
Benim kendi kuyum var, Datça’daki su sorunu beni ilgilendirmiyor.
Belli bir yörede açılan
tüm kuyular aslında aynı akifere erişmektedir. Akiferlerin şekilleri düzgün
dikdörtgen havuzlar şeklinde değildir. Kimi yerlerde bir elin parmakları gibi,
kimi yerlerde farklı derinliklerde olabilir. Bu yüzden yanyana açılan kuyuların
bazıları daha yüzeyde su bulmakta bazıları ise kuru çıkmaktadır. Bu da her
kuyunun kendi kaynağına eriştiği gibi bir yanılsama yaratmaktadır. Sonuç olarak
hepimizin aynı kaynaktan su aldığımız unutulmamalıdır.
Benim kuyum deniz kıyısında, herkesin suyu tükense benimki tükenmez
Deniz kıyısındaki kuyular
su tablasının en düşük kotlarında yer aldıklarından gerçekten de en son suyun
tükeneceği kuyulardır ancak bu kuıyuları çok daha büyük bir tehlike
beklemektedir. Kıyılarda tatlı suyla doymuş toprağın hemen öteki tarafında çok
daha büyük tuzlu su kütlesi ile doymuş toprak bulunmaktadır. Tuzlu suyun
içeriye doğru ilerlemesini durduran tek şey karşısındaki tatlı sudur. Bu su
eğer kıyılardaki kuyular tarafından çelilmeye devam ederse tuzlu su yaratılan
boşluğa doğru ilerleyecektir. Datça’nın kıyılarındaki kuyularda tuzlanma
başlamış ve hızla ilerlemektedir. Tuzlanan bir akiferin temizlenmesi insan
ömrüne göre çok uzun yıllar alacaktır.
Benim küçük bir bahçem var, asıl tarımda çok su tüketiliyor
Datça yarımadasında
tarımsal üretim şu andaki haliyle iklim şartlarına uygun değildir ve gerek su
tüketimi gerekse pestisid kullanımı açısından hızla daha uygun ürün desenlerine
geçiş yapılmalıdır. Suyu akılcı bir şekilde kullanarak kendi gıdasını
üretebilmek her yörenin hedefi olmalıdır. Gıda üretiminin ikincil olduğu ev
bahçelerinde seçilen yöreye uygun olmayan bitkiler ve yanlış sulama ve bakım
rejimleri ev bahçelerini de suyun ve pestisitlerin çok tüketildiği yerler
haline getirmektedir. Ev bahçelerinin yapısal olarak ve bitki seçim ve bakımı
açısından Datça’nın iklimine uygun hale getirilmesi çok önemlidir. Amaç
bitkilerin çoğunun sulamaya ihtiyaç duymayacak türlerden seçilmesi,
kalanlarının da olabildiğince evin kirli olmayan kullanım suları (gri su) ile
sulanabilmesidir.
Evdeki su tüketimini azaltmak için yapacaklarım bir işe yaramaz çünkü asıl büyük tüketim otellerde
Turistik tesisler için su bir gider
kalemidir ve normalde su tüketimini azaltmak için gerekli tedbirleri
almaktadırlar. Ayrıca Datça’daki yatak kapasitesinin fazla büyük olmadığı
gözönünde bulundurulursa su tüketiminde aslan payının konutlar olduğu ortaya
çıkacaktır. Evlerde ve bahçelerde
alınacak tedbirlerle su tüketimini neredeyse yarıya düşürmek mümkündür.
Yeraltı suyumuz yağışlarla beslendiğinden bunu artırmak için bizim elimizden birşey gelmez
Datça’da yağmurlar kısa
bir dönemde ve çok şiddetli yağdığından suyun toprak tarafından emilmesi
zorlaşmakta, suyun önemli bir kısmı erozyon ile birlikte denize
kaybedilmektedir. Yağmur suyunun toplanabilmesi ve toprağa emiliminin
artırılabilmesi için geniş ölçekte uygulanabilecek pek çok teknik vardır. Orman
işletmesi ve belediyenin önderliğinde yarımadaya düşen yağışın daha büyük bir
kısmının akiferi besleyebilmesi için gerekli hafriyat projeleri hayata geçirilmelidir.
Yağmur suyu hasadı işe yaramaz çünkü asıl suya ihtiyaç olan yazın biriktirilen su bitmiş olur
Yağmur suyunun
kullanılmasında ilk akla gelen gölet ve baraj gibi çözümler iklimsel olarak
Datça için uygun değildir çünkü buharlaşma yoluyla suyunu hızla kaybedecektir.
Yağmur suyunun toprak tarafından hızla emilerek hem akiferi beslemesi hem de
yeraltı su tablasının yükselmesi sağlanabilir. Su tabakası yükseldikçe derin
köklü ağaç ve çalılar su ihtiyacını kendileri karşılayacaklardır. Akifere
fazladan aktarılmış olan su ise kuyularımızın ömrünü uzatacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder